Doğu Roma’nın ışıltılar saçan zafer anıtı, Osmanlı’nın zindan ve hazine-i hümayunu, uzun yıllar en derin sessizliğiyle aziz İstanbul’u seyre dalan Yedikule Hisarı efsaneleriyle şehre geri dönüyor.
1968 yılında İstanbul Hisarlar Müzesi Müdürlüğü’ne bağlanır. Tam bir restorasyon çalışması yapılmasa da yıllar içinde bazı güçlendirme çalışmaları yapılmıştır.
Burası hapishane olmaktan çıkarılarak önce baruthane olarak kullanılır. Daha sonra Müze-i Hümayun İdaresi’ne bağlanarak, Hisar içine Kız Sanat Okulu kurulur. Çeşitli onarımlar yapılır.
Kulenin içine küçük evler inşa edilmeye başlanır. Burası bir iç mahalle halini alır. Topkapı Sarayı önündeki Aslanhane’nin aslanları buraya nakledilir.
Burası hapishane olmaktan çıkarılarak önce baruthane olarak kullanılır. Daha sonra Müze-i Hümayun İdaresi’ne bağlanarak, Hisar içine Kız Sanat Okulu kurulur. Çeşitli onarımlar yapılır.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethinden sonra yapıya Top Kulesi, Kitabeler Kulesi ve daha sonra III. Ahmet Kulesi olarak adlandırılacak üç kuleyi daha ekleterek yedi kuleye tamamlar. Ayrıca kuleler arasına surlar örülerek kale bağlanır ve burada bir garnizon oluşturulur. Hazine-i Hümayun buraya taşınır.
İç çatışmalar nedeniyle Altın Kapı civarına bir iç kale oluşturulur.
Haçlı Seferi kuşatmalarından önce kapılar güçlendirilir.
Depremler sebebiyle kapının üzerindeki Theodosius ve Nike heykelleri düşer.
Kent Araplar tarafından kuşatıldığında kapı küçültülerek, boşlukları doldurulur ve girişler kısıtlanır.
İstanbul’un kara surlarının bir parçası olan Altın Kapı, Bizans imparatorlarının zafer alayı sırasında kente giriş yaptığı ana tören kapısıdır. Kapı adını 425 yılındaki Ioannes Primikerios zaferinden sonra yapılan altın yaldız kaplamalı kapı kanatlarından alır.